16 Nisan 2013 Salı

Muhtacız

Geri dönmek istiyorum, daha iki hafta önce hissettiğim o umursamaz mutluluğa. Ama yapamıyorum bir türlü, geri dönemiyorum. Hiç aklıma gelir miydi böyle bir dibe vuruş, ortada hiçbir şey yokken. Yoksa ortada hiçbir şeyin olmaması mıydı beni üzen. Paylaştığım, paylaşacağım hiçbir şey kalmaması mıydı, bilemiyorum. Dışarıdan mutlu ve başarılı görünen ama içten içe "Ben mutsuzum, ben başarısızım." diye haykıran daha kaç hayat vardır kim bilir. Durmak nedir bilmez mi bu düşünceler, biraz olsun dinsin şu kafamdaki anlamsız haykırış. Neye veya kime olduğu bilinmeyen imdat çağrısı dinsin artık. Özlemedin sen geçmişteki hiçbir şeyi, insan özlem duymaz hiçbir şeye, tüketmek ister. Ve geçmişte neyi tükettiysen, harcarken aldığın o keyfi tekrar tekrar, hatta daha fazlasını, yaşamak istersin. Budur senin gerçeğin işte. Ne kadar reddedersen et budur. İçten içe kemirir seni bu gerçek, bilmiyor olabilirsin ama ben biliyorum içindeki o tüketme aşkını. Bulamadım bu aralar tüketecek hiçbir şey. Sömüremiyorum hiçbir duyguyu aylardır. Üzemiyorum, mutlu edemiyorum, şaşırtamıyorum hiç kimseyi aylardır. Eğer bir olayın içinde değilsem, eğer sömüren veya sömürülen değilsem nedir ki yaşamak. Boşluk. Yakınlık dediğin bir insana seni üzme yetkisini vermektir. Muhtacım o yetkiyi vermeye, muhtacız hepimiz. eğer ağlamak yoksa gülmenin bir anlamı da yok. Nefret edilmek yoksa, sevilmek de yok. Ve eğer seni üzecek kimse yoksa şu dünyada, seni mutlu edebilecek de kimse yok. Muhtacız