27 Aralık 2012 Perşembe

Dünyanın anlamını sezme üstüne

"Ne zaman dünyanın derin anlamını sezer gibi olduysam, onun basitliği şaşırttı beni." 
    Albert Camus- Tersi ve Yüzü

  İnsanlığın ilk başladığı tarihlerden günümüze medeniyetler 'dünyanın derin anlamını' çözmek için nice çabalar harcadı. Platon, Aristoteles,  Wittgeinstein ve daha birçok düşünür, insan ve dünyanın işleyişi üstüne çeşitli fikirler ortaya attı. Hayatın gerçek anlamını ve dünyaya geliş amacımızı çeşitli bireysel değerlendirmelerle, hayat tecrübeleriyle bize aktardılar.

   Wittgeinstein'a göre eğer bir soru sorulabiliyorsa, cevap da mevcuttur. Cevabı olmayan bir soru oluşturulamaz, çünkü soruların amacı cevaba ulaşmaktır. Eğer "Dünyanın derin anlamı nedir?" diye bir soru oluşturabiliyorsak -ki eminim çoğumuz sormuşuzdur bunu kendimize- bu sorunun cevabının veya cevaplarının da var olması gerekir.Bu sorunun tek bir cevabı olmadığı binlerce yıllık tartışmaların sonuçsuz kalmasıyla doğrulanmıştır. Ancak temellendirilen her fikrin dünyayı anlamamıza ne kadar çok yardımcı olduğunu ve hepsinin ne kadar değerli olduğunu Aristoteles'in amaç kuramı çok açıkça gösterir. 2500 yıl önce, Antik Yunanda geliştirdiği fikirler, şu an bile saygı görmekte ve hala üstüne kitaplar yazılmaktadır.

  Ortaya atılan tüm hayat görüşlerinin değerinin eşit olduğuna inanarak, bu konu hakkındaki görüşlerimi eklemeyi düşündüm. Daha yolun başında biri olarak dünyanın anlamı sorusunu kendime sıkça sormuşumdur. Her seferinde farklı cevaplar, farklı çözümler gelmiştir aklıma. Bu soru her ne kadar yapısal olarak basit görünse de aslında anlamsal açıdan içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor.Ben her insanın dünyanın tarihini yazan birer yazar olduğunu düşünürüm. 'An'ı çizen ve belirleyen bir canlı olarak görürüm insanı, ve bu dünyaya geliş amacımızın karnımızı doyurup ölümü beklemek olmadığına inanırım. Henüz bu büyük soruyu cevaplandıramasam da kendimce öğrendiğim bazı şeyler vardır. Bunların başında dünyanın basit bir yer olduğu gerçeği gelir. Dünya basittir, karmaşık olan insan ve insan beynidir. İnsan düşüncesinin yapabileceği birçok şey vardır. Kendi yarattığı matematik dünyasında milyonlarca işlem yapar; ahlak, din, sevgi gibi soyut kavramlar oluşturur. Gökdelenler diker, hücreleri inceler. Dünya ise sadece döner, onun tek oluşturduğu şey zamandır. İnsanlar da bu zamanın içinde yaşarlar ve kendi karışık düşüncelerini bu dünyaya atfederler. Şu an dünyada bize karmaşık görünen her şey bir insan ürünüdür. Dünya, temelinde sadece basit - toprak, su ve gazlardan oluşan- bir yapıdır. Dünyaya karmaşıklığı yükleyen insanoğludur.

 Bu kadar karmaşık bir yapının -insanın- zaman içinde oluşturduğu izler toplamıdır karmaşık dünya. Tıpkı yazıyı oluşturan küçük noktalar gibi her saniyede, hatta her salisede insan küçük bir düşünce daha ekliyor bu karmaşık dünyaya ve o düşünceler oluşturulduğu zamanla birlikte hiç silinmemek üzere dünya tarihine kaydediliyor. Şu an yazdığım bu yazı,  sizin farklı bir zamanda -benim yazdığım andan farklı bir anda- okuduğunuz başka bir yazıya dönüşüyor. Bu süreç nesiller boyu hiç değişmeyen bir neden- sonuç ilişkisi içinde devam ediyor. Medeniyetler tarihine dönüp baktığımızda ise oluşan her şeyin sonsuz sayıdaki anların birleşimi olduğunu görüyoruz.

  Dünyanın derin anlamı nedir sorusunun cevabı bulunur mu bilemem ama bu cevabın var olduğu kesindir. Eğer bir şekilde insan kendi karmaşık dünyasından kurtulup o anlamı bulabilir ise o buluş da bir 'an'lık olacaktır. O an gelene kadar bu konu hakkında ortaya atılan her fikrin bu konuyu daha da ileri taşıyacağı tartışılamaz bile. Ancak unutulmaması gereken bir şey vardır ki o da dünyanın anlamı tıpkı dünyanın kendisi gibi basit olmalıdır. İnsan kendi karmaşık dünyası içinde bu cevabı aramaya devam ederse ulaşacağı tek nokta düğümün ta kendisi olacaktır. Umarım bir gün hepimiz dünyanın o basit anlamını buluruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder