18 Mayıs 2013 Cumartesi

Kadehimi yalnızlığa kaldırıyorum, şerefe! Şerefe ey yalnızlık, beni hiçbir zaman yalnız bırakmadın, şerefe! Kadehimi eski olan her şeye kaldırıyorum, şerefe! Şerefe eski sandık, şerefe hatıralar, şerefe unutulamayan aşklar. Hepimiz adına şerefe! Çünkü biliyorum ki hiçbir şey sonsuz değil ve hiçbir şeyin bir sonu yok. Bu garip bir ikilem. Bir aşk asla bitmez, ama asla da sonsuza dek sürmez. Zaten aşk nedir ki? Kafamızda yarattığımız bir çıkmaz, bir boşluk. İnsan içinde bir boşlukla doğar, ve onu doldurmanın en kolay yolu aşktır. ruh ikizini bulmak... Ne kadar da saçma, herhangi bir insanla anlaşmak mümkünmüş gibi, bir de ruh ikizi bulmaya çalışırız umutsuzca. Dönüp bakıyorum da geçmiş, yaşanmış her şeye. Ne kadar da boş, ve anlamsız. Sadece kafamda var olan şeyler, belki o öpücük sadece benim kafamda. Belki de yarattığım kadın sadece benim kafamda, bunu asla bilemeyeceğim. Çünkü başka bir ölümlü asla buna bir kanıt olamaz. Bir insanın sen onu sevmiyorsun veya sen onu deli gibi seviyorsun demesi anlamsız. yok olacağız hepimiz. Bırak da ben karar vereyim hislerime, bırak ben söyleyeyim sevip veya sevmediğimi. Yargılarından kurtul be arkadaş. Hep senin yargıların yüzünden bu içimdeki kötü his. Sen olmasaydın eğer sorgulardım hislerimi. Karşı çıkar veya kabullenirdim. Özgür bir karar verirdim ve neden diye sorabilirdim rahatça. toplumsun sen be arkadaş. Toplumun ta kendisi sende vücut bulmuş ve beni yargılıyor. Her kelimesi bana batıyor yorumunun ama senden fikir almadan da edemiyorum be arkadaş. Bir yanım diyor ki her şeyi bırak ve git uzaklara. Kendinden kaçabilecekmişsin gibi uç uzaklara. Bırak bu dünyanın küçük oyunlarını. Aşkı, parayı, dostluğu... Bunlar hep küçük küçük kandırmacalar. Seni topluma ve hayata bağlayan. cahilliğin sayesinde seni daha mutlu bir birey yapan değerler bunlar hep. Ah aklım! Ne kadar da istiyorsun görmeyi imkansızı. Elde etmeyi, tüketmeyi. Ne kadar çok seversin sen yeni tatları denemeyi. Yeni şeyler öğrenmeyi... Lakin bu vücut sana uygun yaratılmamış. Elinden gelmiyor yeni tatlara koşmak. Mümkün değil ki eskileri unutmak. Ah bir yeni başlangıç olsa ve sıfırdan temiz bir sayfayla başlayabilsek şu hayata. Çocuklukla.. Aşkı yeni öğrendiğimiz, kadınları yeni tanıdığımız ve hayata yeni atıldığımız zamanlar. O zaman sımsıkı sarılırdım belki birine... Kimbilir belki aşka, belki kadın veya hayata. Ama sarılırdım herhangi birine, ki beni bağlayan bir şeyler olsun şu dünyada. Arzularımın bir sonu olurdu belki o zaman... Sımsıkı sarılsam yaşamaya, hissederdim gerçek hayatı. Sımsıkı sarılsam bir kadına, öğrenirdim sevişmeyi, tüm hücrelerimle. Ve sımsıkı sarılsam bir aşka, belki o zaman elimde tutardım en değer verdiğim varlığı. Ama gelmemişim bu dünyaya, birilerine sarılma amacıyla. Keşke sarılacak bir dal olsam, bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir yerde, bilmediğim bir insan için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder